“Yaşamak bir orman gibi kardeşçesine”

     Çeşitli Avrupa ülkelerinin son 2 aydır mülteci ve göçmenlere yönelik politikalarıyla bir kez daha şahit olduk ki, bütün bir Avrupa’nın yegâne vicdanı Türkiye’dir. Mülteci ve göçmenler, Türkiye dışındaki hemen her ülkede iltica politikaları nedeniyle çok büyük sıkıntılar yaşar ve hukuki anlamda savunmasız kalırken; Türkiye, 2011 yılından beri gerek devlet kademesiyle gerekse de sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla görmezden gelinen ve hatta çoğu kez hor görülen mülteci ve göçmenler için yegâne güvenilir liman olmuş durumda.

     Türkiye’nin, iltica eden milyonlarca insana açtığı, bu anlamda sadece sınır kapıları değil, aynı zamanda vicdanıdır. Bu, Türkiye’nin halkı ve devlet kademesiyle kadim bir tarih şuuruna sahip olduğunun da en net göstergesidir. Müşterek, bu tarih şuurunu bugünün insanına tekrar ve tekrar hatırlatmak konusunda daha ilk sayısından itibaren kendisini sorumlu hissediyor. Fakat sadece sorumlu hissetmekle kalmıyor, aynı zamanda, geleceğin “kardeş toplumu” için de şimdiden sağlam ve sarsılmaz temeller atmış oluyor

     Büyük şairin de dediği gibi, “yaşamak bir orman gibi kardeşçesine…”

Gelecek sayılarda buluşmak ümidiyle…